Kafadar Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» 2009 Genel Burc Yorumlari
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty31.10.10 0:45 tarafından hasarli

» Tanışalım...
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty02.10.09 14:19 tarafından Estergon

» Yengeç Burcu
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty11.09.09 22:30 tarafından Estergon

» Bir hafta niçin 7 gündür ?
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty11.09.09 22:27 tarafından Estergon

» İyi anne-baba çocuğuna kural koyar... Ve bunları uygular!
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty11.09.09 22:26 tarafından Estergon

» Kozmetikler ve allerji
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty11.09.09 22:25 tarafından Estergon

» Ekmek Teknesi [DİZİ]
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty11.09.09 16:36 tarafından Darkworld

» Şu anda ne dinliyorsunuz ?
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty11.09.09 11:27 tarafından Estergon

» İmzaya,Avatara,Nicke Puan Verme
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty07.09.09 9:57 tarafından Estergon

» NostaLJi Çizgi FiLmLer: Şirinler
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty06.09.09 16:11 tarafından тαωéTéR

» Gta Vice City (GTA)
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 20:01 tarafından тαωéTéR

» Türkçe Sarkı Sözleri İstekleriniz..
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 15:47 tarafından тαωéTéR

» bu konuya baslık ve söyleyecek kelime bulamıyorum..
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 15:27 tarafından тαωéTéR

» ~~ÇocukLar Duymasın~~
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 15:22 tarafından тαωéTéR

» Ayrılsak da Beraberiz
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 15:20 tarafından тαωéTéR

» 7 Numara [DİZİ]
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 15:02 tarafından тαωéTéR

» Çiçek Taksi [DİZİ]
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 14:54 tarafından тαωéTéR

» Anna KARENINA
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 13:47 tarafından Estergon

» KÜRK MANTOLU MADONNA
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 13:46 tarafından Estergon

» Kültür Nedir ?
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 13:19 tarafından Hutame

» Varmı Memleketim Gibisi...
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 13:13 tarafından Estergon

» Linkin Park Numb
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 10:31 tarafından Estergon

» Pink Floyd-Remember A Day
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 10:30 tarafından Estergon

» Zombie-Cranberries
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 10:29 tarafından Estergon

» Kanye West Amazing
Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty05.09.09 10:28 tarafından Estergon

Anket

Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız...

Aşağa gitmek

Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız... Empty Türk Subayı Kimdir?işte göz yaşlarınız...

Mesaj tarafından ph=61 29.07.07 12:54

Güneydoğu’nun
küçük bir ilçesinde görev yapan hakim, ilçe dışındaki lojmanına yakın
bir karakolda yaşanan bir geceyi şöyle anlatır:


“Karakol, kaldığımız lojmanın
balkonunun görüş alanındaydı. Yaklaşık bir aydır, hemen her istihbarat
kaynağından, karakolun basılacağı doğrultusunda haberler geliyordu.
Üstelik yapılması planlanan baskının, şimdiye kadar yapılanlardan çok
daha büyük olacağı söyleniyordu. Alınan duyumlar üzerine, yakın
birliklerden timler getirildi, karakolun etrafına mayınlar döşendi,
ağır silahlarla takviyeler yapıldı ve baskın beklenmeye başlandı.


En son gelen istihbaratta ise, baskının saati ve baskına katılacak terörist sayısı bile veriliyordu. 22:10, beş yüz terörist.

Karakol, beklenenden tam bir gün sonra, istihbarat saatinde basıl

dı. Dehşet anını balkonumuzdan izlerken, çaresizliğin yakıcı acısını kemiklerimde duyumsadım.



Karakolun
etrafını çepeçevre sarmış teröristlerin karakolu amansızca kurşun
yağmuruna tutan silahları, gecenin karanlığını yarıp geçiyordu.
Karakolun, havan ve roket mermilerinin patladığı yerde olduğunu
biliyorduk. Karakol, tam anlamıyla çember içine alınmıştı.


Lojmandan ayrılıp, doğruca
jandarma binasına gittik. Karakolun merkezi, timlerden sürekli olarak
telsizle durumlarını bildirmelerini istiyor; dış emniyette bulunan
timler bu çağrılara yanıt veriyor, havan ve uçaksavar ateşi istedikleri
yerleri de tanımlıyorlardı.


Bir süre sonra telsiz konuşmaları,
timlerden birinin üzerine yoğunlaştı. Bu timden bir türlü yanıt
alınamıyordu. Defalarca çağrı yapılmış, ancak tim ile bir türlü
bağlantıya geçilememişti. Konuşmaları izleyen askerlerin umutları
azalmış ancak çağrılara devam etmekten vazgeçmemişlerdi.


Bir saat kadar sonra, telsizden bitkin bir ses duyuldu:

‘Yaralılarım var, yaralıları- mı alın!’

Hepimiz şaşkınlık ve acı içinde irkildik. Hemen yanıt verildi.

‘Tamam Suat 3, sakin olun, az sonra birlik yola çıkıyor!’

İlk yaralı haberi, saatlerdir
aranmakta olan, bu timden gelmişti. Tim komutanı konuşurken, arkadan
silah sesleri duyuluyordu. Herkes kendince yorumlar yapıyordu. Telsizin
başındaki tim komutanlarından biri ise, bu timden çatışma esnasında
şehit verildiğinden neredeyse emindi.


Merkezden yapılan çağrı yinelendi:

‘Suat 3, bağlantıyı kesme. Sakin olun!’

Yanıtta bir değişiklik olmadı:

‘Yaralılarım var. Kan kaybediyorlar. Yaralılarımı alın!’

Ve tam birbuçuk saat boyunca, beşer dakika arayla, ‘Suat 3’ kodlu tim ile haberleşme aynen bu sözlerle sürdü:

‘Yaralılarımı alın!’

Yanıt, hiç değişmiyordu.

‘Sakin olun, geliyoruz!’

Hepimiz, oraya yardım için
gidilemeyeceğini çok iyi biliyorduk. Karakola düşen mermi sayısında
azalma olmuyor; aksine, destek alan teröristler, baskının şiddetini git
gide artırıyorlardı. Hiç kimsenin, değil karakolun dışına çıkmak, mevzi
değiştirebilecek fırsatı bile olmadığı apaçıktı.


Bir süre sonra, Suat 3’ün telsizinden sert ve tok bir ses, hışımla şu sözcükleri söylüyordu:

‘Hemen gelip yaralılarımı almazsanız, karakola dönüp bölüğü tarayacağım!’



Hepimiz
şok olmuştuk. Tabur komutanı hızla devreye girdi. Hemen hemen aynı
sözcüklerle tim komutanına sakin olma çağrısı yaptı ama işe yaramadı.
Tim komutanı, ‘Yaralılarımı alın!’ dışında başka bir şey söylemiyordu.


Tabur komutanı çaresizlik içinde
telsizi elinden bıraktıktan sonra geçen bir saat içerisinde tim
komutanından ses çıkmadı. Birer dakika arayla yapılan yoğun çağrılara
ise cevap vermedi. Hepimiz tim komutanının da şehit düştüğünü düşünmeye
başlamıştık. İçim burkuluyor, başım dönüyor, tanık olduğum bu dehşet
anlarından nefret ediyordum.




Telsizin
başına son bir ümit, tim komutanının okulundan devre arkadaşı geçti,
eline mikrofonu alıp, yanıt beklemeden, telsizin kodlarını da
kullanmadan, konuşmaya başladı:


‘Devrem, ben Hüseyin... Geçmiş
olsun devrem... Biraz daha dayan olur mu? Bak destek timleri yola
çıktı. Sana doğru geliyorlar. Devrem, aman pes etme, olur mu?’


Telsizin mandalını bırakıp
beklemeye başladı. Hepimiz, duvara asılı telsiz cihazının hoparlörüne
gözlerimizi dikmiş bekliyorduk.


Ve beklenen ses duyuldu:

‘Devrem, bölük komutanı nerede?’

Hepimiz, derin bir ‘Oh!’ çektik.

Telsizden, ‘İzinde devrem’ yanıtı verildi.

‘Suat 3’, artık tükendiğini belli eden bir sesle konuşmayı sürdürdü:

‘Ne olur yaralılarımı alın. Ben de yaralıyım.’

O ana kadar, kendisinin de yaralı
olduğunu söylememişti. Hepimiz donup kalmıştık. Telsizin başındaki
devre arkadaşı, onun bu sözü üzerine mikrofonu fırlattı ve odadan
çıktı.


Ben kapının hemen eşiğinde ayakta
duruyor, duyduklarım ve gördüklerimle tarihin kara bir sayfasına
tanıklık ettiğimi düşünüyordum. Ses tekrar kesildi ve sabah oluncaya
dek bir daha hiç gelmedi. Yüzlerce kez yapılan çağrılara yanıt vermedi.
Artık, onun şehit olduğuna ben de inanmıştım.


Gün ağarırken hepimiz yorgun
düşmüş, telsizden yapılan ‘Suat 3, konuşan Suat, yanıt ver!’ çağrısı
kulaklarımızda, bitkin bir halde bir köşede yığılmışken, birden
telsizin mandalına basıldığını fark ettik. Telsizden hala silah sesleri
geliyordu.


Yaklaşık on, onbeş saniye sonra
hayatım boyunca unutamayacağım birşey oldu. Telsizden gelen ses,
İstiklal Marşı’mızı söylüyordu, üstelik hatasız melodisi ile birlikte
söylüyordu.


Mandala sürekli basıldığı için bütün telsizlerin konuşma olanağı kalmamıştı.

Çatışma altında, yaralı bir tim
komutanının söylediği kutsal marşımızı dinlerken, gözlerim dolmuştu. O
ana kadar duyduğum en güzel, en anlamlı İstiklal Marşı’ydı.


Birinci dörtlüğü bitirdi. İkinci
dörtlükte; sesi çatallaştı, sözcükler uzamaya başladı ama marşı
söylemekten vazgeçmedi. Bozuk bir ses tonuyla, kendini zorlayarak
söylemeye devam etti.




Marşı
bitirdiğinde, ben de bitmiştim. Hemen orayı terk ettim. Onun sesini bir
daha hiç duymadım. Toplam yirmiiki şehidin verildiği o baskın
gecesinde, vücuduna saplanmış yedi merminin acısıyla söylediği İstiklal
Marşı’nı ruhuma işleten tim komutanının yaşadığına ise hâlâ
inanamıyorum.”•
ph=61
ph=61
Admin

Erkek
Mesaj Sayısı : 2193
Yaş : 36
Nereden : kaFaDa®
Kayıt tarihi : 07/02/07

http://www.kafadar.org

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz